Çok Sevme Beni Anne

Anne goril, yavrusuna çok düşkündür. Aşırı sevgi beslediği yavrusunun üstüne titrer. Hatta yavrusunun başına bir sineğin konmasına tahammül edemez. Bazen sineği öldürmek için tüm gücüyle vurduğu bile olur. İlginç bir istatistiktir ki goril yavruları arasındaki ölümlerin ciddi bir bölümü, annelerinden aldıkları darbelerin sonucudur.

Bir ilaç şifa olduğu kadar zehirdir de… Önemli olan dozudur.

Sevginin fazlası da zararlıdır. Çocuğunu çok sevdiği için onun her işini kendisi yapan anne, evladını hayata hazırlıksız yetiştirdiğinin farkında bile değil… Onun iyiliğini, sağlığını düşüneyim derken onu “küçük tatlı bir ev kedisi” gibi yetiştirir. Oysa yıllar sonra görür ki; üstüne titrediği çocuğu, özgün bir kişilik geliştirememiş ve “anneye bağlı” olayım derken “anneye bağımlı” olmuş.

Her işinde annesine muhtaç,  bir düğme dikemeyen, elma soyamayan, ocak yakamayan, çivi çakamayan, ütü yapamayan bir çocuk; yıllar sonra bir iş başvurusuna bile annesiyle gitmek zorunda kalır.

Çocuk bir sorunla karşılaştığında hemen yardıma koşan anne, çocukta iki düşüncenin gelişmesine sebep olur: “Sorunlarımı kendi başıma çözemem” ve “Sorun çözme sorumluluğu anneme aittir”

Kimi zaman en faydalı yardım, hiç yardım etmemektir.

Klasik anne sözüdür: “Çocuğum ya hata yaparsa…” Oysa hata yapmayan çocuk, hiçbir şey yapmayan çocuktur. Hata yapmadan doğruyu, düşmeden kalkmayı, acı duymadan yaralarını sarmayı öğrenemez ki…

Çocuk kimi zaman yeteneğini keşfetmek, kendini ispatlamak veya merakını gidermek için risk almak ister. Aslında bu şekilde davranarak kendisini ve hayatı tanıma arzusundadır. Bu sebeple çocuk, kontrollü ve düşük seviyedeki risklere teşvik edilmelidir.

Hiç risk almamak, risk almaktan daha risklidir.

Bazen küçük dozlu “bir musibet bin nasihatten faydalıdır.” Hayatın zorlukları, çocuğa kontrollü olarak tattırılmalı, taşıyabileceği kadar yük şimdiden omuzlarına koyulmalı ki yıllar sonra hayat, tüm ağırlığıyla üzerine abandığında altında ezilmesin.

Çocuğun yapacağı tek iş ders çalışmak değildir. Evdeki günlük işlerden bazıları onun sorumluluğuna verilmelidir. Kendisiyle ilgili işlerin yanında, tüm aileyi ilgilendiren sorumlulukları olduğunu da öğrenmesi gerekir.

Aşırı koruyucu anneler, farkında olmadan, çocuklarını bir fanusun içinde yetiştirirler. Bu anneler fedakârlık yaptıklarını zannederler oysa bilmezler ki çocuklarının geleceğini feda ederler.

Aydın ADAKLI

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.