Sıfırdan Zirveye…

Onu tanıdığımda, Leyla ÇÖL henüz 20 yaşındaydı. Ailesinin onaylamadığı bir evlilik yaptığı için ailesi tarafından reddedilmiş ve yaşadığı şehirden ayrılmak zorunda kalmıştı… Eşi, benim bir yakınımdı ve Leyla’yı götürecek bir evi olmadığı için bize getirmişti. Leyla birkaç ay bizde misafir olurken, eşi de kendilerine bir hayat kurmak için çalışmaya, Ankara’ya gitmişti.

Leyla hayat dolu bir insan olmasına rağmen, hayata dair hiçbir hedefi yoktu… Bir gün kendisiyle konuştum. Hayatında bir gâyesinin olması gerektiğini, faydalı işler yapabileceğini, bunu yapabilecek donanıma sahip olduğunu anlattım… O gün bu sözlerimi pek de anlamadığını düşünmüştüm. Oysa yıllar sonra yanıldığımı görecektim. Nereden bilebilirdim ki o konuşmanın, Leyla’nın hayatı yeniden yorumlamasına vesile olacağını…

Eşiyle beraber Ankara’da bir gecekonduya yerleştiği zaman, bir büyükşehirde geçinmenin ne kadar zor olduğunu anladı. Eşinin geliri yetersiz olduğu için iş aramaya çıktı ve bir iş yerine temizlikçi olarak girdi. 5 ay sonra çalıştığı iş yerindeki sekreter işten ayrılınca sekreterlik kadrosuna geçti.

Çalıştığı iş yerinin patronu kendisine ismiyle hitap ederken, aynı yerde çalışan muhasebeci bayanın isminin sonuna “hanım” kelimesini ekliyordu. Kendini değersiz hissedip; “demek ki muhasebeci olmak Leyla’yı “Leyla Hanım” yapar diye düşündü ve muhasebeci olmaya karar verdi. Muhasebecilik kurslarına giderek sertifikalar aldı ve aynı iş yerinin ön muhasebesine bakmaya başladı. Leyla artık “Leyla Hanım” olmuştu…

Bir süre sonra iş yerinden ayrılıp, bir muhasebe bürosunda işe başladı. İşini o kadar seviyor ve kendisini geliştirmeyi o kadar istiyordu ki bu çabası kimi zaman alay konusu bile oluyordu. Bir gün patronu alaycı bir üslupla: “Bu kadar çalışma, rakamlara âşık olursun” dediğinde ona cevap olarak: “Bir gün beni bir muhasebeci olarak görürseniz şaşırmayın” deyip işten ayrıldı.

Hemen başka bir muhasebe bürosunda işe girdi ve burada 4 yıl çalıştı. Bir yandan da bu işin diploma kısmını halletmesi gerekiyordu. Kendisi düz lise mezunuydu ve bu işi yapabilmesi için ticaret lisesi diploması lazımdı. Halk eğitim merkezine kayıt yaptırdı ve iki yıl boyunca hafta sonları kursa devam ederek, düz lise ile ticaret lisesi arasındaki 17 fark dersini geçip, ticaret lisesi diploması almaya hak kazandı.

Leyla Hanım’ın artık bir karar vermesi gerekiyordu. Bundan sonraki hayatına serbest muhasebeci olarak mı devam edecek, yoksa mesleğinde kariyer mi yapacaktı… Kim bilir, belki de çok çalışırsa mali müşavir bile olabilirdi…

Kariyer için üniversite okumak şarttı ve çalışarak okumak hiç de kolay olmayacaktı. Üstelik bu süreçte, oğlu Doğukan okul çağına gelmişti bile… Karar vermesi uzun sürmedi… O, hayallerinin peşinden gidecekti.

İşten ve annelikten fırsat buldukça üniversite sınavına hazırlanmaya başladı ve Hacettepe Üniversitesi, sosyal bilimler fakültesi, muhasebe bölümünü kazandı. Gündüzleri işe gitmek zorunda olduğu için ikinci öğretim (gece üniversitesi) tercih etmişti. Akşam 17’de işten çıkınca üniversiteye gidiyor ve 22.30’a kadar ders görüyor, eve gelmesi 23’ü buluyordu. Yemek ve ev işlerini bitirince ders çalışmaya başlıyor, sabahın 3’ünde uyuyordu. 7’de kalkıp Doğukan’ı okula gönderiyor, kendisi işe gidiyor, 17’ye kadar çalışıp tekrar üniversiteye geçiyordu…

Bu yoğun tempoya rağmen başarılı bir üniversite hayatı geçirdi. Okulunu birincilikle bitirip, dört yıllık lisans eğitimini de tamamladı…

Tam bir muhasebeci olmak için geçilmesi gereken ve oldukça zor olan “Staj Başlatma Sınavı” nı geçebilmek için 4 ay kursa gitti. Bu sınavda da başarılı olup, gerçek bir muhasebeci oldu.

Kazandığı her başarı onun hayat standardını yükseltiyor ve kendi tabiriyle; “alışveriş yaparken artık etikete bakmıyordu” Çünkü aylık kazancı, bir asgari ücretlinin yaklaşık 10 katına ulaşmıştı…

Muhasebeci olarak 3 yıllık stajını tamamladı ve artık hedefine bir adım kaldığını biliyordu… Girdiği yeterlilik sınavında Türkiye derecesi yaparak, hayalindeki meslek olan mali müşavirliğe ulaştı.

Leyla ÇÖL bugün Ankara Ulus’ta, Ali Kütükçü İş Hanı’nda mali müşavir olarak çalışmaktadır. Kendisine, başarılarının devamını dilerim…

Aydın ADAKLI

Bir yorum

  1. Kimi zaman hayıflandığımız, zorlandığımız durumlar olabiliyor elbette… Ne zaman bu tarz durumlarla karşı karşıya gelsem aklıma bu başarı öyküsü gelir… Derim ki inanırsan gerçekten başarırsın.! Çünkü : Hayat sana olumsuzlukları ile abandığında deriz ki mücadele etmek zorundayım … Bu gerçek başarı hikayelerine olabildiğince ihtiyacımız var feyz almak yaşantına örnek olabilecek gerçek başarı öykülerine… Kaleminize emeğinize sağlık… #Nice gerçek başarı öyküleri yazmanız dileğimle…

İkbal için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.