İşaretleri Okuyabilmek

Bir hafta sonu evdeyken arkadaşını aramak istersin. Kalkıp telefonu almaya giderken kapı çalar ve kapıya yönelirsin. Kapıdaki kişiyle işini hallettikten sonra tekrar telefona giderken ayağını sehpaya vurursun, hafiften canın acır… Alırsın telefonu eline arkadaşının numarasını bulup arama yaptığında telefonun kapanır, şarj bitmiştir… Sinirlenirsin belki biraz… Kendi kendine söylenerek şarj cihazını bulup takarsın fişe… Tekrar ararsın, bu kez meşguldür telefonu… Israrla birkaç kez daha ararsın ve sonunda sesini duyarsın… Konuşursunuz bir süre… İstemediğin şeyler duyarsın… Ve telefonu kapattığında pişman olursun aramış olduğuna… Şartları zorlamamak gerektiğini bir kez daha anlarsın…

“Şüphesiz bütün bunlarda, işaretlerden anlam çıkarmasını bilen kimseler için, çıkarılacak nice dersler vardır.” Hicr 75

İnsan, hayatında nasıl ki diğer insanlarla iletişim halindeyse, bizzat hayatın kendisiyle de iletişim içindedir. Hayatı Yaratan, kişiye özel işaretler gönderir. Beklenmedik zamanda kendisine işaret gelen insan, kimi zaman bunun bir anlam taşıdığını düşünür, kimi zaman işareti umursamaz veya hiç fark etmez. Oysa hayat bir yolculuktur ve her yolculukta trafik işaretlerine ihtiyaç duyulur.

Her şey görenedir, ışık ışıktır görene, ışıktan köre ne?

“Ayet” işaret demektir. Algılayabildiğin her şey, tek olan hakikatin birer işaretidir. Sanki tüm âlem yüce bir kitap ve her şey o kitabın ayetleridir. “Oku!” olan ilk emri yerine getirmek için işaretleri de okuyabilmelisin.

“… O, size ayetlerini gösterecek siz de onları tanıyacaksınız…” Neml 93

Her insan ömrü boyunca işaretlerle karşılaşır. Ancak marifet;  o işaretleri fark edip, hikmetini anlayabilmektir. Gönül gözü açık insanlar işaretleri fark edebildikleri gibi, bu konuda kendilerini de geliştirebilirler. İşaretler yalnızca ayrıcalıklı insana gelmez. Fakat işaretleri okuyabilen insan ayrıcalıklı olur.

İşaretler bazen sıradışı bir gelişme olarak günlük hayatta, bazen de rüyalarda gelir. Gelen her işaret, insanın yolunu aydınlatan bir ışıktır. İşaretleri okuyabilmenin çeşitli aşamaları vardır.

Bazı insanların gönül gözü kördür ve belki de kalpleri mühürlü… İşaretler onlara lütfedilmez. Onlar en alt basamaktadır. Kendilerinin göremediği işaretlerin, varlığını bile kabul etmezler.

“Onlar, dünya hayatının sadece görünen kısmını bilirler…” Rûm 7

Kimi insan ise işaretleri görür ve bunun sıradan bir durum olmadığını, bir işaret olduğunu anlar. Ancak bu işaretin ne anlama geldiğini çözemez. Çünkü henüz birinci basamaktadır ve kendisini geliştirmeye ve perdeyi aralamaya ihtiyacı vardır.

Bir üst basamaktaki insan ise işareti görür, bunun kendisini yönlendirmek için geldiğini de anlar fakat bu durumun hikmetini bilemez. Örneğin bir ihtiyaç sahibine bir miktar para vermek ister. Engellenir… Engellendiğini bilir ama hayırlı bir iş yapmak istediğini düşünüp bunun hikmetini anlayamaz.

Hatta bunun bir işaret olamayacağını düşünerek ısrar edip parayı verir. İhtiyaç sahibinin o para ile belki de alkol alıp bir fenalığa uğrayacağını bilmesi beklenemez. Bunu gördükten sonra neden engellenmek istendiğini anlar… En üst basamaktaki kişi ise işaretleri çok net bir şekilde görür, Allah’a tevekkül edip işaretin istikametinde, onları hiç sorgulamadan yürür.

Mükemmel şekilde yaratılan insan bedeni de zaman zaman işaretler verir. Göz seğirmesi, kulak çınlaması, iç daralması, uykusuzluk olmadığı halde esnemek, aniden bastıran uyku hali gibi belirtilerin her biri anlamlıdır ve sana bir şeyler anlatmak ister. Oysa bilim insanları, buna benzer durumlara teşhis bile koyamaz.

Hz. Muhammed, kendisine henüz peygamberliğin gelmediği dönemde, iki ayrı zamanda, davet edildiği düğüne gitmeye niyetlenir fakat aniden bastıran uyku ile gündüz vakti uyuyakalır ve düğünlere gidemez.

“Ve sizin yaratılışınızda, her yana yaydığı canlılarda, kesinliği yakalayan bir topluluk için ibretler, işaretler vardır.” Câsiye 4

Karşılaştığın her şey bir anlam taşır. Ancak işaretlerin dilini yeni çözmeye başladıysan, en belirgin işaretleri fark etmek ve onların hikmetini anlamaya çalışmakla işe başlamalısın. Bu konuda gelişmek için kendine zaman tanı…

Başlangıçta her şeyi işaret olarak görüp anlam yüklemeye çalışırsan, detaylar içinde boğulursun. Sıradışı ve beklenmedik şekilde gerçekleşen, “belirgin” olayları anlamaya çalışarak bu ilimde kendini geliştirmeye başlamalısın.

Eski bir arabanın her gün stop etmesi işaret sayılmazken, yeni bir arabanın bir yere gitmek istediğinde stop etmesini anlamaya çalış… Yolculuk sırasında bir kaza atlatmışsan bunu da işaret olarak gör ve yola devam edip etmemeyi tekrar gözden geçir. Zaten bu işaretlerin gönderilmeme sebebini kısa süre sonra anlarsın.

İşareti fark etmek, büyük bir maharet olmakla birlikte, işareti anlamlandırmak ve gereği gibi davranmak daha önemlidir. İşaretlerin anlamı kişiye özeldir ve bu anlamı kişi kendisi çözmelidir. Gelen her işaret, bir anlam bulmak için gelir… İşareti anladığı halde gereğini yapmamak, insana acı tecrübeler yaşatır.

Aydın ADAKLI – Kur’an Işığında Kişisel Gelişim

Bir yorum

  1. Müthiş bir anlatım yine yüreğinize sağlık Hocam

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.