Gerçek bir başarı...

Damla’dan Okyanusa

Görev yaptığım lisenin birinde Damla Pişkin isimli bir öğrencim vardı. Anne ve babası Damla çok küçükken ayrıldıkları için zor şartlarda büyümüştü. Annesi ve kardeşiyle birlikte dedesinin yanında kalan Damla, baba sevgisinin ne demek olduğundan habersizdi. Ekonomik olarak da kıt kanaat geçinmek zorundaydılar. Oysa Damla’yı gören insan, onun hayat dolu halinden pozitif enerji yüklenirdi. Her şeye rağmen sahip olduğu nimetlerin farkında olan, etrafa neşe saçan Damla, çevresi tarafından da sevilirdi. Yaşam enerjisi ve iyimserliği o kadar fazlaydı ki küçük yüreğine sığmaz etrafa taşardı sanki… Yine bir gün sabah erkenden gelmişti okula. Etrafta başka öğrenci görünmüyordu. Ben okulun içinde, giriş kapısını görmeyen bir kısımdaydım. Damla okulun kapısını açıp içeri girerken tüm sevgisiyle ve coşkuyla selamladı okulu: “Günaydın sevgili okulum!” Kulaklarıma inanamamıştım… Nasıl olur da sabahın köründe bir insan bu kadar pozitif olabilir. Üstelik bunca sıkıntılı bir yaşam sürerken… Damla’nın selamı, okulun boş koridorlarında yankılandı…

Damla hayata öyle içten, samimi ve coşkulu bir sevgiyle bakıyordu ki, hayatın da Damla’ya karşılık vermemesi düşünülemezdi. Arkadaşları ve öğretmenleri arasında çok sevilen, takdirlik bir öğrenciydi. Okulun kız futbol takımına seçilen Damla, takımı il birincisi olunca beş gün Denizli’de yapılan turnuvalara katıldı. Yaşadığı şehirden dışarı çıkma imkânı olmadığı için, bu onun için sıra dışı bir deneyim olmuştu.

Aynı yıl İl Spor Müdürlüğü’nün düzenlediği bir etkinlik çerçevesinde futbol alanında ülkemizi Sırbistan’da temsil edecek öğrenciler arandığını öğrendik. Okul takımındaki kızların isimlerini yazıp gönderdik. Damla’nın da içinde bulunduğu dört öğrencimiz, başka okullardan seçilen öğrencilerle birlikte Belgrad’a gittiler. Bir hafta süren gezi, Damla için inanılması güç bir güzellikti.

Damla Belgrad’dayken Türkiye genelinde düzenlenen “81 İlden 81 Yıldız Projesi” ile ilgili yazı geldi okullara. Resmi yazıda her okulun bir öğrenci ismini il milli eğitim müdürlüğüne göndermesi isteniyordu. İsmi gönderilecek öğrencinin başarılı, yardıma muhtaç ve güzel ahlâklı olması isteniyordu. Milli eğitime gönderilen isimlerden uygun görülen bir tanesi, ilimizi temsilen Ankara’ya gönderilecek ve Çankaya köşkünde ağırlanacaktı. Biz de Damla’nın ismini yazıp gönderdik. Birkaç hafta sonra öğrendik ki ilimizi, yüzlerce öğrenci arasından Damla’nın temsil etmesi uygun görülmüştü. Belgrad’dan gelir gelmez bu kez de Başkent’in yolunu tutmuştu.

Hayat; Damla’ya Çankaya Köşkü’ndeki tören esnasında, gülümseyen yüzünü bir kez daha gösterir. Program gereği öğrenciler adına, Cumhurbaşkanımızın eşi Hayrunnisa Gül’e bir buket çiçek takdim edilmesi gerekir. Tüm basın mensuplarının önünde o çiçeği sunacak kişi olmak, orada bulunan 81 öğrencinin arzu ettiği bir ayrıcalıktır. Çankaya Köşkü’nün görevlileri o an öğrencilere şöyle bir göz gezdirdikten sonra bu iş için Damla’yı seçerler. Damla, onca basın mensubunun huzurunda çiçeği takdim eder ve medya, projeyle ilgili haberleri bu fotoğraf eşliğinde okuyucularına servis eder.

Ayrıca; proje kapsamındaki tüm öğrencilere cumhurbaşkanlığı tarafından, eğitim hayatları boyunca alabilecekleri hatırı sayılır bir de burs bağlanır.

Basında yer alan haber ve fotoğraflar okulumuzun bulunduğu ilçenin kaymakamı, Aylin Kırcı Duman’ın da ilgisini çeker. Kaymakam hanım okulumuza yaptığı bir ziyaret esnasında Damla’yı tebrik eder. Ekonomik durumunun iyi olmadığını öğrenince, dershane masrafını kaymakamlık tarafından karşılamak istediğini söyler. Bu söz üzerine dedesi ile birlikte Damla’yı bir sonraki yıl için dershaneye yazdırdık. Böylece Damla’nın hayali olan dershane işi de hallolmuş oldu.

Bir sonraki yıl Damla son sınıf öğrencisiydi. Üç yıldır devam eden 81 İlden 81 Yıldız Projesi’nin de son yılıydı. Her yıl farklı öğrenciler seçiliyor olmasına rağmen o yıl proje tamamlanacağı için geçen yılki öğrenciler tekrar davet edilerek bir veda programı düşünülmüş. Bu kez Bolu’nun Abant İlçesi’ne gidilecekti. Damla iki gün süren Abant etkinliklerinden aldığı hediyeler ile dönerken gözlerinin içi gülüyordu.

Damla her şeyin farkındaydı… Verilen nimetler için şükrediyordu… Biliyordu ki şükür nimetleri çoğaltırken, şikâyet etmek azaltır… O, hayata sevgi dolu yaklaşıyordu; hayatı Yaratan ise ona daha cömert karşılık veriyordu.

Ona şöyle söylüyordum: “Sen bir DAMLASIN ama bil ki bir gün OKYANUS olacaksın”

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.